Sena KUNT-Ekmek Kırıntıları

 

Sena KUNT

EKMEK KIRINTILARI

Kış odasından içeriye girdim. Yerde yastıklar, minderler, şişkin kadife koltuklar vintage model yerini almıştı. Köşede kokusuyla evimizi şenlendiren limon ağacı, üniversiteli zamanlarımda hazırladığım radyo programını anımsatıyordu. Orada neler anlatmamıştım ki… Yayınımız adeta vavien anahtar gibi kilitli pek çok gönül kapısını aralamış, nice hikâyelerin odağı olmuştu. Dalıp gitmişken o anda yerdeki serinlik ile ürperdim. Annemin odasına terliksiz girmem yasaktı, unutmuşum. Şimdi çavuş gibi yanıma gelip uyaracak diye durdum, dinledim. Kapının önünden durumu seyrediyordu sessizce. Onca yıl sonra anılarıma kavuştuğum için mi yahut yılların getirdiği usanmışlık mı onu konuşmaktan alıkoydu, bilmiyorum. Limonun yanına gittim yerde yalın yürüyerek, toprağı kurumuş. “Senden sonra sulayan olmadı, ara ara ilgilenebildim.” Deyişiyle kız kardeşim yanımda belirdi. Annem hala sessizce gözlem yapıyordu. “Gerekli gübreler ile yeşillendireceğim, salatamızda doğal rehası kokacak.” Diye ekledim onlara doğru bakarak. Gitmeden… Demeye dilim varmadı, ebedi kalmasam da yuvadayım ya, anmaya gerek yok dönüş biletini. Şimdi sofrayı kurma vakti, ıpılık sükût ile.

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar