Belgin Keskin-Aşmak Üzerine Küçük Bir Değerlendirme
Belgin KESKİN
AŞMAK ÜZERİNE KÜÇÜK BİR DEĞERLENDİRME
Bir şeyleri aşmak için acele edersek eğer sonuçta ulaşacağımız tek şey süreci uzatmak olur. Yani yaşadığımız şeyleri sindirmeden geçmeye çalışırız ve kaçınılmaz olarak da sindiremediğimiz şeyin esiri oluruz. Bununla birlikte aşamadığımız şeyler bizi olumsuz tutumların içerisine sokar. Tabiî yanında promosyon olarak gelen üzüntüye alışma ve mutlu olunca şaşırma durumunu da göz önünde bulundurmak gerekir. Peki, bu üzerine değerlendirme yazdığımız aşmak nedir? Sözlüğe baktığımızda yüksek ya da geçilmesi güç bir engelin üstünden öte yanına geçmek tanımı ile karşılaşırız. Aslında baktığımızda önümüze engel diye koyduklarımız da bizim büyüttüğümüz şeyler değil midir? Neden kendi önümüze koyduğumuz engelleri geçmesi bu kadar zor olsun ki? Konuyu temelden ele aldığımızda o anda gerçekten aşmayı isteyip istemediğimizin farkında olmamız gerekiyor. Yani bir nevi verdiğimiz kararın arkasında durmalıyız. Şimdi diyeceksiniz ki insan neden kendisini kötü etkileyen bir şeyi aşmak istemesin ve bunda çekimser davransın? İşte tam bu noktada kişi göstermese de acıya tutulur ve ona bağımlı hale gelir. Onu tutan bu bağımlılık halidir. Peki biz bu istemeden muhatap olduğumuz aşamama sorununun üstesinden nasıl geleceğiz? Öncelikle bizi rehavete, olumsuzluğa iten ve asla iyi olmamıza yönelik bir etkisi olmayan bu durumu kabullenmek gerekiyor. Evet arkadaşlar, bayağı bayağı onu kabul etmemiz gerekiyor. Bunu yenilgi olarak görecekleriniz olacaktır, görmeyin. Ek olarak bu biraz zaman alabilir. Fakat süreç içerisinde kişi kabullendikçe onunla yaşamaya alışıyor. Alışıyor alışmaya fakat (herkes için geçerli olmayabilir) bir yerden sonra bununla yaşamaktan da sıkılıyor insan, bunalıyor da denilebilir. İşte tam bu sırada kendisine ve yeni faaliyetlere yönelmelidir. Olur da dönüp eskiye, kendisini bu duruma sürükleyen olaylara bakarsa işte o zaman buraya kadar yazdığım bütün cümleleri baştan okuması gerekiyor. Çünkü bu yaptığı onu bir adım dahi ileriye götürmez. Zaman hep ileriye akar arkadaşlar. Siz isteseniz de istemeseniz de bu böyledir. Hayatınızı çiçeklendirmek de kara bulutlarla doldurmak da size kalmış, baktığınız pencerenize göre şekillenmiştir. Kendinizi kasvetli bulutların altında kalmaya zorlamayın. Bırakın güneş açsın, gökkuşağı gökyüzünüze renk katsın. Ek olarak naçizane bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Geçmişe bakıp geleceği yaşayamazsınız. Bu şekilde olası tek ihtimal tökezleyip düşmektir. Bir yerde kendinizi affedip her şeyi bir kenara bırakarak affettiğiniz kendinize vakit ayırın. Oturun bir kahve içip dinleyin onu. Size anlatacağı çok fazla şey birikti.
Yorumlar
Yorum Gönder