Sena KUNT-Bal Köpüğü
Sena KUNT
BAL KÖPÜĞÜ
09.01.2021
Mutluluk genişlemeyi; sıkıntı, daralmayı getiriyor diye
konuşurken girdi mutfağa. Elindeki yeşil yapraklı yüzeyi tırtıklı mandalinayı
tezgâha koydu. Bu saatte yenmez ama kokusuyla uyumak istiyorum düşüncesiyle soydu,
kabukları elinde ovuşturdu. Bunu da yapmama gerek yoktu, meyveye yapışan dış yüzey zaten bir hayli uğraştırdı
ama turunçgilin içindeki damarlar beni bekler diye bir cümle geçti aklından.
Sonra da seslice, “Kabuğu ışığa tuttuğumda ne kadar değişik desenler görüyorum,
mutlaka kaydetmeliyim bunları” dedi. İpince dış yüzey geometrik şekillerle tıpkı
gökyüzü gibiydi. Hatta üzerinde takımyıldızlar bile görünüyordu. Hangi dilimin
üstüne hangi burç denk geliyor tespit etmeye çalıştı. Ardından bir koşu telefonunu
kapıp geldi. Yol boyunca elini kokladı, beyaz damarları koparmadığını fark
etti. Çeşitli uygulamalar denedi, renk geçişlerini göstermeye çalıştı. Sabit
yıldızları kaydetmek istedi. Nihayetinde galeride 33 tane yan yana turuncumsu
kareler belirdiğini gördü. İnanmak istemedi. Bulaşıkların arasından yarısı
soyulmuş mandalinayı buldu, salona doğru yöneldi. Koridordaki aynadan içerideki
limon ağacını yakalayınca oracıkta izlemeye koyuldu. Sabırla bekliyordu
büyümesini. Onda da sakayı arayacak, burcunu görünce de fotoğrafları tüm
detayıyla paylaşamama ihtimalinin tedirginliğini yaşayacaktı belki. Koparsam mı
diye düşünürken elindeki mandalina saksıya düştü. Yarısı toprağa bulandı. O
haliyle, temizlemeden avizeye doğru tuttu elindekini. Kapitol’den severek aldığı
o avizenin ışığı ulaşmıyordu şimdi kendine. Yaprak damarları da görünmüyor,
diyerek sağa sola çevirdi medet umduğu oyuncağını. Az önce iç yüzey renkli,
canlıydı şimdi dış yüzey opak, bomboz ve biraz da turuncu. Sadeliğin içindeki
cümbüşe tanık olmak elimdeki kokuyu unutturdu diye düşündü. Biraz sonra
deterjan kalıntıları hepsini silip süpürecek zaten oyun vakti değil diye bağıran
ses, mandalinayı olanca gücüyle sıkmasına sebep oldu. Bu kargaşadan kurtulma
arzusu ile kamburlaşmış belini doğrultarak hızlı adımlarla mutfağa girdi.
Elindeki posayı telve kalıntısı ile kurumuş fincanın içine bıraktı. En azından
tırnaklarıma kadar rehası sindi, bu da kârdır hissi gülümsetti, kalemi yavaşça
eline adlı. “İçmemeye niyetlendiğim tatlı su doğaçlama üzerime sıçradı, yüzümü
yıkadı, göz pınarlarıma doldu. Ağlamıyorum, canlanıyorum. Ne mi yaptım, biraz
oyalandım; şimdi tekrar buradayım. Az sonra bilanço hesabı yapacağım, o sırada
bulaşık suyunun elimdeki kokusunu duyacağım, son yarım saatimden kalanın ne
olduğunu hesaplamamak için masamdaki renkli kalemlerin kapağını açık unutacağım.
Dikkatimin büyüdüğü gökyüzüne karşın fikrimi rakamlarla karacağım. Yeryüzünün
renklerine bağlanmak için kırtasiye yardımı talep edecek, her gün hatırlamak
için de geçen hafta gelen ajanda dolu kargoma turuncu tükenmezle yazacağım.
Yarınki planımın yanına limonun boyunu da tabi…” Küçülen gözler ve genişleyen
nefes hoş kokulu bir ikram. Bunun keyfiyle salondaki elektrik düğmesini kapattı.
Gece örtsün üstünü koca mutfak, musmutlu rüyalar diyerek masasının başına geri
döndü.
Kaleminize sağlık Sena hocam 🌸
YanıtlaSilBeğenmenize çok sevindim 🎈
SilGayet güzel bir yazı
YanıtlaSil