Yine Olmuşken Gece-Burak ÇINAR

 

Burak ÇINAR

 

YİNE OLMUŞKEN GECE

  Yine gece olmuş, sen ise ayaktasın, kim bilir hangi duyguların esiri, özlemlerin gurbeti, pişmanlıkların çilesi, belki de yıllanmış aşkının ağır hasreti.

  Pencerenin önündesin şimdi. Görüp görebileceğin bütün ışıklar kapalı. Sokak lambaları açık sadece. Gece nöbetindeler her zaman ki gibi. Köpekler uğuldaşıyorlar, bir şeyler anlatıyorlar birbirlerine. Onlar zaten ayakta olur bu saatlerde de sorarım sana sen niye ayaktasın. ?

  Gündüzleri dışarı yansıtamadıklarının yorgunluğu içinde geçmişin koridorlarına takılmış zihnin ve içinde dolanan her bir hece ruhunu esir almak üzere

  Böcekler sarmaş dolaş, ağaçlar yaprak sallar, bazı güveler ise kelebek olacak. Kelebekleri de biliyorsun. Binalar da sessiz. Koca koca, kat kat binalar nasıl da sessizler öyle. Pencereler kapamışlar gözlerini. Aldanma sakın gece parlayan kenarlarıyla aydınlık hissi veren pimapen beyazlıklara. Onlar da uyuyor. Ama sen yine ayaktasın, neşesiz, yine olmuşken gece pencerenin önünde.

  Gündüz giydiğin bütün giysileri çıkarmışsın. Etrafa saldığın boncuk gülümseler, dört köşe zevkten kahkahalar yok şimdi. Taktığın maskeleri de atmışsın. hani şu önüne gelen herkese güler yüzünü gösterdiğin, nasılsın diye soranlara çok iyiyim cevabını verdiğin yalandan maske. Ve diğerleri. İşte yok onlar şimdi. Parlak hisler gitmiş, bir ezilmişlik var üstünde sigara tablana bastırdığın küller gibi. Artık çıplaksın sen, geceleri çıplaksın, yuvası ısırılmış elmadaki bir kurt gibi dımdızlak kalmışsın ortada. Geceleri daha soğuk gündüzden ama üşümüyorsun, bir titreme bile yok vücudunda çünkü çıplaksın, sensin pencerenin önündeki yine bir vakit olmuşken gece.

  Kim bilir neye pişmansın da hüsran kokuyor dolaplar. Kim bilir neye özlem dolusun da yatağın bozulmamış ne zamandır. Ve kim bilir açıklayamadığım nice hezeyan. Ne heyelanlar yaşanmışta ruhunda titriyor sırtını verdiğin duvarlar. Kim bilir… Yine olmuş gece, pencerenin önünde sen ve çıplaksın. Üşümüyorsun.

  Yatağın sana bakıyor ama gidesin yok, Hiç olmadı ki diyorsun. Gidip yatsan bile boş tavan ile gece ilişkisi. Kaç gecelik kim bilir. Ruh böceklerin kemirirken içindeki koridorları, karamsar hislerin etrafını sarar ve kaldırır tüm pozitif kişilik askerlerinin cesetlerini. Ve her gece böyle savaşlar. Hesaplamadan da edemiyorsun, daha ne cesetler kalkacak daha kimler ölecek bu geceler. Her cenazede yine yalnız olacaksın bir gece vakti.

  Git yat hadi, sabah olacak birazdan, Ay, yine şahit olduklarının ağırlığı ile gömülecek gündüzlere. Konuşmayacak yine, anlatmayacak hissettiklerini kimseye. Uluyan köpekler susacak sonra, böceklerin bir kısmı çekilecekler kenara, güneş gelecek ardından. Güneş, üstüne binen yalanların parıltısıyla aydınlatacak her yeri. Sen de bu sırada gece ruhunu saklayacaksın ve yine giyeceksin o kıyafetleri. Aman sakla ruhunu, kimse görmesin. Sonra hemen yanı başındaki maskeyi alıp gülümseyeceksin günaydınlığa, Sözde mutluluk garantili. Kafesinden çıkmış gibi hissedeceksin, hatta kafes mi vardı diyeceksin. Düşünüp bunları yorma zihnini, kendini sadece bir başka kafese kilitleyeceksin.

Ardından, yine olmuşken gece

Ayaktasın, pencerenin önünde

Çıplaksın,

Üşümüyorsun…

Yorumlar

Popüler Yayınlar