Alev ÇAKIR-Çırpınmak
Alev ÇAKIR
ÇIRPINMAK
Televizyonun insanı uyuşturmadığı, insanların
hayatlarında bir o kadar ulaşılmaz olup da henüz onları ele geçirmediği
zamanlarda insanlara doymuşum. Laf etmenin, ağızdan çıkacak sözün kıymetini,
çıkmadan anlamış pür dikkat kesilmişim. İnsanların paylaşacaklarını; mutluluklarını,
hüzünlerini, kahkahalarını, sesinin titreyişini bizzat onlardan duymuş
duyguların özüne varmışım da yaşadığım çağdaki duygulara tepkisiz kalmışım.
Eşyaların insanlara yer bırakmadığı
evlerde değil de insanların diz dize, göz göze olmak için aradan çıkardığı
eşyaların boşluğuna ilişmiş hayaller kurarken uyumuşum. Zamana yetişmek için
koşmamış da her şeyi yerinde ve zamanında halledip köşeme çekilmişim, en güzel
yerimden dünyaya, yaşama, gece ve gündüze tanıklık etmişim. Günün erken
saatlerini hiç ziyan etmemiş de var olmanın o dayanılmaz hafifliği ile içim
dışım yaşamak dolmuş sanki. Dolu dolu yaşamak için yemin etmişim de her an
hakkını vermek için savaşmışım. Dağlara koşmuş; ağaçlarla, hayvanlarla oturmuş;
devamı onlarda bulmuşum. Gökyüzünün o mucizevi mavisine bakmış da tüm renleri
yok saymış onda can bulmuşum.
Eski kitap kokuları ile hayat bulmuş,
satırları ile eteğe kemiğe bürünmüşüm. Altını çizdiğim cümlelerle bastığım
yerleri, geçtiğim yolları çiçeklendirmişim. Devrimlerde en önde olmak için
koşmuş yorulmuş, başıma gelecekleri bilip de durulmamışım. Yüreğim, yüreğim
benden daha deliymiş de ona söz dinletmeye hiç çalışmamışım. Hep kendinden
önceki çağlara atılmış, yorulmuş, zedelenmiş, düşmüş düşmüş de tekrar
kalkmışım. Çırpınmış ve hâlâ çırpınmaktaymışım. Gönlümü yine kendi çağımın
dışında birine kaptırmışım. Dünyayla başa çıkmışım da kendimle başa
çıkamamışım.
Diyorum ya bu çağın
insanı değilmişim ben!
Yorumlar
Yorum Gönder