Arşivden...
Yunus ER
(Cemre Dergisi sayı: 45 - yıl: 26)
GEÇMEYENLER ÜZERİNE…
Bugün de geçmeyenler üzerine
konuşalım sevgili dostlar… Geçip gidenler ile terk-i diyar çünkü düşler. Gençliği
yitip giden nice yiğitler, benliği yitip giden nice nesiller, hakikate küsen
nice bahtsızlar, zulmün eteğinde nice masumlar ve sevdasını yitiren nice âşıklarla kayboldu
düşler…
Bu mutsuz halimizin yok mudur
bir çaresi? Yoksa bîçare
midir ferdimizin her birisi? Sorular uzar gider de cevabını düşünür kafilemiz. Hak
bildiğimden vazgeçmem derim de konuşur dururum haksızlık karşısında. Vazgeçmem
derim de yılmam giderim fırtınanın üzerine. Beynimin yorulduğu alacakaranlık
konular bir kenara; gönlümün yorulduğu, tutuştuğu, od olduğu geçmeyenlerdendir
dostlar. Kalemin ucundan mürekkep olup damlayan bu sözlerin müsebbidir gönlün
geçmediği. Dumanlı bir akşamın, dermansız bir meczubun veyahut dargın uçan
kuşların sebebidir gönlün geçmediği. İçinde bulunduğumuz sonbahar son bahar
ise, gün hiç doğmuyor ve yeşermiyor ise ağaçlar bu diyarlarda gönlün geçmediği
yüzündendir.
Şiirleri anlamlı kılan, okuduklarımızda bizi
etkileyen, bir türkü dinlerken gözlerimizi daldıran şey yalnızca sözleri midir?
Yoksa gönlün geçmediğine götürdüğünden midir bu eserlerin güzelliği? Bu konuyu
düşünürken; yine geçmeyenler üzerine bir türkü çalmakta bir yerlerde ve
kulağıma ilişen bu türkü geçmeyenler üzerine adeta.
güneş günden geçti,
gönül senden geçmiyor…
gövde serden geçti,
canlar tenden geçti,
gönül senden geçmiyor,
gönül yârdan
geçmiyor…”
Kafilemiz demiştim
dostlar…Bir kalemi tutup, bir kağıda gönlünü katan kafilemiz.. Aynı yolda
yürüdüğümüz aynı sevgiler içinde kafilemiz… Acıları bir yaşayan, beraber gülen;
geçenleri unutmayıp, geçmeyenlerle baş eden eden kafilemiz…Bu kafile hepimiz…
Bu kafile gençliği yitip gidenler için, benliğimizi korumak amacıyla, hakikate
ve güzelliklere doğru yürürken, gönüllerinde sevda ile düş kuracaktır.
Selam olsun geçip gidenlere
ve bir de hiçbir vakit geçmeyenlere…
Yorumlar
Yorum Gönder