Yusuf Ziya YÜKSEL
YOL VE HAYAT
ÜZERİNE
Gittiğim yol... İniyordu bir yılan gibi kıvrıla
kıvrıla ovaya, arkamızda karlı dağlar, yüksek geçitler... Yoldaki şeritler
birer birer geçerken yanımızdan, düşündüm ki biz insanoğlu yollarda ilerleyen
yolcular gibiyiz.
Kimimizin yolu otoban, doğuştan şanslı. Sadece gaza
basması ve yoldan çıkmaması yetiyor ona. Kimimizin kara yolu, mükemmel değil
ama eh işte, gidiyoruz ya o yeter. Kimimizin ise köy yolu. Zordur bu mıcırlı
köy yolları, asfalta benzemez. Zordur ama insana çok şey kazandırır. Ustalık
verir, tecrübe verir. Çoğu zaman şeritsizdir bu yollar, yolcusuna yol
gösterecek kimse yoktur. Kendi bilmelidir nerede, nasıl ilerleyeceğini.
Kolaydır otobandaki yolcunun işi. Tüneller,
viyadükler, kaymak gibi asfalt vardır ona. İzin verilmez üzerine kar yağmasına,
üzeri buz tutmasına; kürürler, tuzlarlar. Kara yolu bazen bozuktur ama yine de
iş görür. Gerektiği zaman ona da tünel, viyadük vardır otoban kadar olmasa da.
Fakat bazen geçitler vardır onda. Bazen 900, bazen 1600, bazen 2000, hatta 3000'dir
bu geçitler. Geçilir hepsi Mevla'm isterse. Taşlı, mıcırlı köy yolları ise
yıpratır insanı, sarsar. O virajlar belki de altüst eder mideni. Senin için
tüneller, viyadükler yoktur bu yollarda. Kendin dolaşmalısındır dağları,
tepeleri, dereleri, ormanları... Ama eğer başardıysan, ulaştıysan hedefine, o
kadar hoş gelir ki... Tıpkı gurbetten köyüne dönmüş bir vatandaş misali mesut
olursun.
Farkında olalım bu yolların. Evlatlarımızın
hangilerinden geçtiğini, geçeceğini bilelim. Evet belki de onlara otobanlar
yapmak isteyeceğiz; rahat ilerlemeleri için tüneller, viyadükler inşa edeceğiz.
Lakin köy yollarını da görmeliler, ilerlemeliler ki o yollarda emek versinler,
kıymet bilsinler. Çünkü zahmetsiz rahmet olmaz.
Yüzlerce hatta binlerce evladımıza kılavuzluk edecek
biz öğretmenlerin bu yolların farkında olması dileği ile...
Yorumlar
Yorum Gönder